|
Mevlânâ ve oğlu Sultan Veled'in sandukalarının önünde dua edenler. |
Konya, bozkırın ortasında ziyaretçilerini
bir vaha gibi karşılar. Hele de insana sonsuzluk hissi veren Konya
Ovası'ndan geçip kenti uzaktan gördüğünüzde insan yapımı bir vahaya
geldiğinizi daha iyi anlarsınız. Ancak Konya çöldeki vahalar gibi
insana sadece su ve gölge sunmaz. Sundukları daha başkadır. Her şeyden
önce geleneksel ve mistik bir kültürü sunar. Camileri, medreseleri,
türbeleri, külliyeleri ve müzeleriyle insanı dört koldan bu kültürün
içine çeker. Bunu da tıpkı Anadolu insanının misafirperverliğiyle,
Mevlânâ'nın hoşgörüsüyle yapar. Ancak Konya'nın kültür dünyasına
kolaylıkla girebilmek için sizin de ona karşı önyargısız olmanız
gerekir.
|
Mevlânâ Türbesi'nin yeşil kubbesi. |
''Konya Orta Anadolu insanına benzer''
Karşılıklı olarak birbirinizi anladıktan sonra Konya insana derin bir
huzur hissi verir. Kentin sokaklarında, camilerinin avlularında,
müzelerinin koridorlarında dolaşırken kendinizle barıştığınızı
hisseder, zamanın dışına çıkarsınız.
Aslında Konya'yı anlatmak için uzun cümleler kurmaya, derin laflar
etmeye gerek yok. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Beş Şehir' adlı kitabında
dediği gibi, onu anlamak için, onun mevsimlerine karışmanız gerekir.
'Beş Şehir'de kenti şöyle anlatır ünlü romancımız Tanpınar: ''Sağlam
ruhlu, kendi başına yaşamaktan hoşlanan, dışarıdan gösterişsiz, içten
zengin Orta Anadolu insanına benzer. Onu yakalayabilmek için saat ve
mevsimlerine karışmanız lazımdır.''
Kentin mevsimlerine karışacak kadar vakti olanlar zaten Konya'yı rahat
rahat gezebileceklerdir. Ancak saatlerine karışacak kadar Konya'da
olacaklar için kenti gezmekle ilgili ipuçları verebilirim.
Konya'nın ruhunu oluşturan Mevlânâ ve Selçuklu'dur. Bu nedenle kenti
gezmeye ve ruhunu kavramaya başlamak için en uygun mekan Mevlana
Müzesi olmalı. (Tel: 0332-351 12 15)
Düğün gecesi
Turkuaz renkli çinilerle kaplı yivli kubbesiyle, Konya ile ilgili
kartpostalların vazgeçilmezi olan Mevlânâ Müzesi her gün ziyarete
açık. 09.000-17.00 saatleri arasında gezilebilen müze, 1274 yılında
Mevlânâ için türbe olarak inşa edilmiş. Mevlânâ ve oğlu Sultan
Veled'in gök mermerden sandukalarının yanı sıra Mevleviliğin ileri
gelenlerine ait 65 sanduka da burada. Ayrıca 'tilavet odası' denilen,
geçmişte dervişlerin yüksek sesle Kur'an okudukları odada ünlü
hattatların eserleri, mescit bölümünde dergaha ait bazı eşyalar da yer
alıyor. Semahane bölümünde ise Mevlevi çalgıları ve değerli halılar
sergileniyor.
Günümüzde turistik gösteriye dönüşen Mevlevi semalarını haftanın üç
günü izlemek mümkün. Karatay Belediyesi ve Selene Turizm işbirliğiyle
yapılan gösteriler için rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Ancak bu
gösterilerin en görkemlisi her yıl Aralık ayında yapılıyor. 17 Aralık
1273 yılında vefat eden Mevlânâ bu tarihi 'Düğün Gecesi' anlamına
gelen 'Şeb-i Arus' olarak niteler çünkü onun ölümü bir bitiş değil
Allah'a kavuşma günüdür.
Selçuklular'a başkentlik yapan Konya'nın her sokağında, her köşesinde
Selçuklu dönemine ait muhteşem eserlere rastlarsınız. Bu eserler
içinde en etkileyicileri Alâaddin Camii, Büyük Karatay Medresesi, İnce
Minare, Sırçalı Medrese ve Sahip Ata Külliyesi'dir.
Konya'nın neredeyse tam ortasında bulunan bir tepecik kentin merkezini
oluşturur. Sözü geçen tüm bu Selçuklu eserleri de Alâaddin Tepesi
denilen bu yükseltinin çevresinde toplanmıştır. Bu nedenle gezmek son
derece rahattır.
Tepenin üzerine inşa edilmiş olan Alâaddin Camii 1221 yılına
tarihleniyor. Anadolu Selçuklu mimarisinin Konya'daki en etkileyici
yapısı olan caminin iki renk taş ve mermerden yapılmış taçkapısı,
çinili mihrabı, çini mozaik süslemeli kubbe ve abanoz ağacından
yapılmış minber bölümü mutlaka görülmesi gereken detaylar.
|
|
Höyükler ve 1251'den bugüne müzeler
Selçuklu dönemi vezirlerinden Abdullah Bin Karatay tarafından 1251
yılında yaptırılan Büyük Karatay Medresesi günümüzde 'Karatay Çini
Eserler Müzesi' olarak hizmet veriyor. 1955 yılında müzeye
dönüştürülen medresede Selçuklular, beylikler ve Osmanlı devirlerine
ait çiniler ve çini kaplar sergileniyor.
1258 yılında hadis ilmi okutulmak üzere inşa edilen İnce Minare ise
1956 yılından beri 'Taş ve Ahşap Eserler Müzesi' olarak hizmet
veriyor.
Konya'nın uzak geçmişine bir yolculuk yapmak isteyenler Arkeoloji
Müzesi'ni ziyaret edebilirler. Müzede Çatalhöyük, Canhasan, Suberde,
Karahöyük buluntularının yanı sıra Roma devrine ait lahitlerde de
sergileniyor.
Selçuklu sonrası Konya'ya hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu da kente
mimari anlamda birçok eser bırakmış. Bu eserlerden en çok öne çıkanlar
ise Selimiye ve Aziziye camileri. 1587 yılında inşası tamamlanan
Selimiye Camii'nin mimarı bilinmiyor, ancak dikdörtgen planı ve
kubbeleri Mimar Sinan'ın bazı yapıtlarını çağrıştırıyor.
1676 yılında yapılan Aziziye Camii yanınca, 1875 yılında restore
edilir. Doğal olarak da o günlerin batılılaşma etkilerinden izler
taşır. Bu etki en yoğun olarak caminin rokoko tarzda yapılmış
minarelerinde göze çarpıyor.
Konya'nın yakın çevresi de gezmek için fazla seçenek sunuyor. Geçmişi
neredeyse 9 bin yıl öncesine dayanan ve yeryüzünde insanların yerleşik
düzene geçip kurdukları ilk kentlerden biri olan Çatalhöyük, ilginç
toprak yapısı ve bilim kurgu görüntüsüyle dikkat çeken Meke Krater
Gölü, geçmişte kuyumculukla uğraşan azınlıkların yaşadığı, mimarisi ve
doğasıyla ilgi çeken Sille, taş evleri ve kayalara oyulmuş
Kapadokya'yı andıran yapılarıyla Kilistra bu seçeneklerin başında
geliyor.
''Şimdi yeni şeyler söylemek lazım''
Konya
ile ilgili yazı yazıp da zengin el sanatlarından ve mutfağından söz
etmemek olmaz. Selçuklu döneminde Konya'da dokunan halılar dünyada da
ünlüydü. Bugün Ladik, Karapınar, Sille, Akşehir, Saray ve Kavak
ilçeleri halı dokuma geleneğini devam ettiriyor. Günümüzde
Karapınar'da dokunan tülü halıları çarpıcı renkleri ve peluşu andıran
görünümüyle Avrupa'da ve büyük kentlerimizde en çok aranan halıların
başında geliyor.
Kaybolmaya yüz tutan camaltı resim zanaatının son örneklerini de
kentte bulmak mümkün. Bu resimlerin en sık kullanılan görüntüsü
Şahmaran. Yılanların şahı olarak kabul edilen kadın görünümlü bu
efsane kahramanının tasvir edildiği resimleri eve asmanın haneyi kem
gözlere karşı koruduğuna inanılıyor. Konya'nın zengin mutfağında
kurutulmuş bamyadan yapılan çorba, iki bıçakla çok ince kıyılan et,
domates ve biberden yapılan 'iki bıçak arası', tandır ekmeği üzerine
kavurma et ve yoğurt konularak yapılan 'tirit' ve incecik açılmış
hamurun üzerine kuşbaşı et konularak yapılan 'etli ekmek' öne çıkar.
Yazımızı, gezmeyi ve değişimi sevenlerin hoşlanacağı, Batılılar'ın
Rumi dediği Mevlânâ'ya ait dizelerle bitirmek sanırım uygun olur.
''Her gün bir yerden dönmek ne iyi / Her gün bir yere konmak ne güzl /
Bulanmadan donmadan akmak ne âlâ/ Dünle beraber gitti cancağızım / Ne
kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.''
Nasıl gidilir
Konya'ya İstanbul, Ankara ve İzmir'den düzenli olarak otobüs seferleri
var. Hava ve demiryolu ulaşımı ise sadece İstanbul'dan yapılıyor.
İstanbul'dan direkt her gün Konya'ya THY'nin seferi var. Bu uçak
Ankara ve İzmir'e uğradıktan sonra İstanbul'a geliyor. THY Danışma
Hattı Tel: 444 0 849. Kontur Turizm: İstanbul Tel: 0212-658 03 38.
Ankara: Tel: 0312-224 06 06. İzmir: Tel: 0232-486 46 64. Konya Tel:
0332-234 13 75. Demiryolu: İstanbul'dan Konya'ya her gün iki sefer
var. TCDD Tel: 0216-336 04 75. Konya Tel: 0332-322 36 80.
Nerede kalınır
Konya Hilton: Kentin ilk ve tek beş yıldızlı oteli. Konya'nın modern
yüzünü yansıtan otel eğlence ve alışveriş merkezi Masera'nın hemen
yanında. Tel: +90 332-221 50 00. www.hilton.com Otel Balıkçılar:
Mevlânâ Müzesi'nin tam karşısındaki otel üç yıldızlı. Tel: +90 332-350
94 70. Şifa Otel: İki yıldızlı otelin en önemli avantajı kent
merkezinde oluşu Tel: +90 332-350 42 90.
Nerede ne yenir
Gülbahçesi Konya Mutfağı: Mevlânâ Müzesi manzaralı restoranda
Konya'nın ünlü bamya çorbası ve etli ekmeğini bulabilirsiniz. Tel:
0332-353 07 68. www.karatay-bld.gov.tr Mevlevi Sofrası: Konya'nın
geleneksel yemeklerini burada tadabilirsiniz. Tel: 0332-353 33 41.
www.mevlevisofrasi.com Kebabçı Şükrü: 1907 yılından beri hizmet veren
mekanda sadece fırın kebabı yapılıyor. Tel: 0332-352 76 23.
Aklınızda bulunsun... |
* Kadınlar Pazarı
denilen kapalı pazar yerini mutlaka görun. |