BİR TERAS KENT : KALKAN
Yazı
ve Fotoğraflar:
Ömer Kokal
|
Kıyıya uzanan her
pansiyon ya da lokantanın bir terası var. |
Günümüzden yaklaşık 3000 yıl önce var
olan Likya Birliği'nin yaşadığı coğrafyanın adı Likya dilinde 'Işık
ülkesi' anlamına geliyordu. Neredeyse tüm yıl boyunca güneşin eksik
olmadığı gökyüzü belki de bu adın verilmesinin nedenidir.
İşte geçmişin bu güneşli ve aydınlık ülkesi, günümüzün turizm kaleleri
olan Fethiye ile Antalya arasında uzanıyordu. 3000 metreyi bulan
heybetli dağlarla, Akdeniz'in coşkulu sularının doğal sınırlarını
oluşturduğu Likya'nın görkemli kentlerinden geriye kalanlar, şimdinin
yerleşimlerine görsel bir zenginlik katıyor.
Fethiye'den başlayarak Antalya'ya kadar uzanan bu muhteşem coğrafya
sayısız Likya kentinin kalıntılarına evsahipliği yapıyor. Fethiye, Kaş,
Patara, Olimpos ve Antalya gibi Türk turizminin gözbebeği olan
yerleşimler Likya kentlerinin mirasçısı olarak onların üzerlerine
kurulmuş. Ancak bu coğrafyanın neredeyse ortasında bulunan Kalkan
Likyalılar'ın ilgisini pek çekmemiş olacak ki, burada bir kent
kurmamışlar.
Kalamaki'den Kalkan'a
Aynı ilgi yoksunluğu Kalkan'ın uzun
yıllar kaderi olmuş. Çevresinde dikkate değer bir antik kent olmamasının
yanı sıra ulaşımının zorluğu da Kalkan'ın yakın döneme kadar gözlerden
uzak kalmasına sebep olmuştu.
Ancak en sıcak günlerde bile insanı boğmayan havası ve adeta denize akan
coğrafyası son yıllarda fazlasıyla keşfedildi, hem de sadece bizler
tarafından değil. Özellikle İngilizler'in başı çektiği yoğun bir yabancı
nüfusu bugün Kalkan'a yerleşmiş durumda. Tabii bu durum en çok arazi
sahiplerine ve inşaatçılara yaramış görünüyor. Kalkan'ın sırtını yasladığı
dağlara doğru yayılan kentin eski dokusunun bulunduğu bölüm korunabilmiş.
Eski bir Rum balıkçı köyü olan Kalkan'ın adı 1920'li yıllara kadar
Kalamaki idi. O yıllardan geriye kalan köyün kilisesi bugün cami olarak
kullanılıyor ve geriye kalan cumbalı, begonvilli güzelim taş evler de
lokanta, pansiyon veya hediyelik eşya dükkanlarına dönüştürülmüş.
Kalkan'ın ruhunu yansıtan bu sokaklarda sıralanan tarihi evler adeta
akarak kıyıda Akdeniz'in laciverdiyle buluşuyor. Kıyıya sıralanan
lokantalar ise bu sokaklardakilerin devamı niteliğinde. Kalkan'da o kadar
çok lokanta var ki, buraya 'lokantalar cumhuriyeti' demek yanlış olmaz ya
da 'teras kent' denilebilir burası için. Kıyıya kadar olan eğimli bölgede
bulunan her lokanta ve pansiyonun mutlaka bir terası var.
Bu makale Gate dergisinde Temmuz 2005 de yayınlanmıştır.