|
MAVİLİĞİN ORTASINDA : MALTA
Yazı: Ömer Kokal Fotoğraf:
Ömer Kokal
İstanbul’dan başlayan uçuşumuz uzunca bir süre Akdeniz’in sonsuz maviliğinde devam ettikten sonra Malta Adası sapsarı bir kütle olarak bu maviliğin ortasında beliriverdi. Uçağımız alçalırken adanın düzenli sokaklarında sıralanan Malta taşından yapılmış tarihi binalar ve hemen farkedilen sakinlik kafamda yarattığım Malta’ya pek uymuyordu. Malta’yı, sokakları sıcaksever Avrupalı turistlerle dolup taşan, gündüz denize girilip, geceleri eğlence mekanlarında geçirilen tipik bir turizm ülkesi olarak düşünüyordum. Ancak hem uçaktan gördüklerim , hem de Malta’daki ilk günümde, Malta’nın kesinlikle deniz ve güneşle sınırlı olmadığını anladım. Boyutlarından beklenmeyecek kadar zengin bir geçmişe sahip olan Malta Adası’nda tarih boyunca Fenikeliler, Kartacalılar, Romalılar, Araplar, Normanlar, İspanyollar, St.John Şövalyeleri, Fransızlar, İngilizler hakimiyet kurmuşlar. Dolayısıyla her gelen kendi kültüründen izler bırakmış adaya. Bunların üzerine Malta’nın coğrafi konumunun Sicilya, Tunus ve Libya’ya yakın oluşuda eklenince ortaya özellikle mimari anlamda son derece etkileyici bir görünüm çıkmış. Bu harmanlanmış kültürün etkileri sadece mimaride değil insan tiplerinde ve Malta dilinde de kendini fazlasıyla hissettiriyor. Malta sokaklarında Arap, Latin ya da Avrupalı’ların fiziksel özelliklerini taşıyan insanlar görmek mümkün. Aynı şey Malta dili içinde geçerli bazen İtalyanca konuşulduğunu düşünürken bazen Arapça konuşuluyor zannediyorsunuz. Bunun nedeni ise gramerinin Arapça ağırlıklı, alfabesinin ise Latin olması. Malta Cumhuriyeti Malta, Gozo , Comino adalarından oluşuyor. Başkent Valetta bu adalar arasında en büyüğü olan ve ülkeye adını veren Malta Adası’nda. Malta’da, öncellikle “the Malta Experıence” adlı görsel ve işitsel gösteriyi izlemek hem ülke tarihini, hem de kültürünü anlamak açısından önemli. Akdeniz Konferans Merkezi’nde yapılan bu 45 dakikalık gösteride Malta’nın günümüzden 7000 yıl önce başlayan tarihini ve bugününü fotograflar ve anlatım eşliğinde izleyebiliyorsunuz.Hergün 11:00 ile 16:00 saatleri arasında saatbaşları bu gösteriyi izleme olanağınız var.Ayrıca mekanın hediyelik eşya satan bölümünden Malta’yla ilgili küçük objeler satın alabilirisiniz. Valetta yüksek surlarla çevrelenmiş bir şehir. Bunun nedeni ise Malta tarihinin belki de en önemli olayı olan “Büyük Kuşatma”. Bu olay ve St.John Şövalyeleri Maltalı’lar için o kadar önemli ki “The Great Siege of Malta and The Knights of St.John” adında bir müze kurmuşlar. Müze hergün 9:00 ile 16:00 saatleri arasında ziyarete açık. Kanuni Sultan Süleyman dönemine denk düşen 1565 yılında, Osmanlı İmparatorluğu donanması tarafından kuşatılan Valetta halkı, bu kuşatmayı başarıyla atlattıktan sonra ikinci bir kuşatma tehlikesine karşı bugünki surları inşa etmiş. Valetta kenti, çeşitli koylar ve yarımadalar üzerine kurulmuş olan birçok yerleşimden oluşuyor. Bu yerleşimlerin en önemlileri “Üç Şehir” olarak adlandırılan Vittriosa,Senglea ve Bormla. Her yerleşim bir yarımadaya kurulmuş ve her yarımadanın ucuna bir kale inşa edilmiş. Valetta’nın merkezinde olduğu gibi bu yerleşimlerinde mimari dokuları hiç bozulmamış. Binaların detayları , özellikle kapıları ve balkonları göz alıcı. Valetta’nın diğer önemli semtleri ise St.Julian’s ve Sliema. Yeni binaların, otellerin, restoran ve barların hakim olduğu her iki semt daha çok turistlerin ihtiyaçları için tasarlanmış. Malta tarihinin ve halkının övünç kaynağı olan St.John Şövalyeleri Rodos adasının Türklerin eline geçmesinin ardından, 1530 yılında Malta’ya yerleşmişler. Bugün adanın her yerinde onların eserlerini görmek mümkün. Özellikle “St.John Katedrali” mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Dışarıdan oldukça mütevazi görünen yapı içine girildiğinde insanı şaşkına çeviriyor. Tabanından kubbesine kadar neredeyse tamamı ince ahşap ve taş işçiliği ile bezeli olan katedralin asıl ilgi çeken yanı ise duvarlarında ki tabloları. Rubens ve Caravaggio gibi ünlü ressamların tablolarıyla katedralden çok sanat galerisi görünümünde ki yapı 1578 yılında Maltalı mimar Girolamo Cassar tarafından yapılmış. Katedralin hemen yanında yer alan kütüphane binası ve “Grand Master’s Palace” binaları da Valetta’nın görülmesi gereken mekanları. Surlarla çevrili Valetta kentinin ana giriş kapısındaki meydandan kalkan portakal renkli 1950 model sevimli otobüslerle Malta’nın tüm şehirlerine kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.Oldukça düzenli olan otobüs seferleriyle en uzak şehre 40 dakikada ulaşılıyor ve fiyatları son derece ucuz. Zaten Malta’ya gider gitmez ilk yapmanız gereken şey otobüs sefer saatlerini ve güzergahlarını gösteren A4 kağıda basılmış olan tarifeyi almak olmalı. Otobüslerde biletinizi sürücüden alıyorsunuz. Dilerseniz 1 günden, 7 güne kadar geçerli olan seyahat kartlarıyla da yolculuk yapabiliyorsunuz.
Malta’nın diğer önemli şehri olan Mdina, hala ortaçağ görünümüyle dimdik ayakta. Genellikle Malta’nın aristokrat ailelerinin yaşadığı kent tamamen surlarla çevrili. Malta’lıların “Sessiz Şehir” adını verdikleri Mdina adanın kalbi sayılıyor. Aslen Fenike orjinli olan kent geçmişte Malta’nın başkentiymiş. Sarp bir tepenin üzerine kurulu olan kentin sokaklarında dolaşırken dikkatinizi öncellikle sessizlik çekiyor. Şehrin sessizliğini, ya bir evden gelen piyano sesi, ya da kendi ayak sesleriniz bozuyor. Malta’nın her yerine hakim olan sessizlik ve huzuru bu şehirde daha çok hissetmek mümkün. Mdina’nın bir başka özelliğide cam işçiliğinin gelişmiş olması. Kentin hemen dışındaki camdan çeşitli objeler üreten fabrika belki de Malta’nın en çok ziyaret edilen yeri. Malta gezisinin dönüşünde arkadaşlarına hediye götürmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken yerlerin başında bu fabrika geliyor. Malta’nın sahil yerleşimi karakterini en iyi yansıtan kasaba ise Marsaxlokk . Tam bir balıkçı kasabası görünümünde ki yerleşimde ilk dikkati çeken kıyı boyunca sıralanmış rengarenk kayıklar. Kayıkların burunlarının iki tarafına yapılan göz resmi ise bizdeki nazar boncuğunun işlevini görüyor. Fenikeli denizcilerden kalma bu gelenek hala sürdürülüyor. 1565 yılında adayı kuşatan Türk denizciler Malta’ya ilk Marsaxlokk’ta ayak basmışlar. Diğer adalara gitmek için Malta’nın Cırkewwa limanına gitmek gerekiyor.Buradan her saat başı kalkan feribotlarla Gozo adasına ulaşmak mümkün. Gozo’nun en önemli kenti olan Victoria’da, Mdina gibi surlarla çevrili. Ortak özellikleri ise Victoria kentinde de, Gozo Adasının asil ailelerinin yaşıyor olması. Bu nedenle yapısal olarak çok benziyorlar.
Malta’ya göre daha bakir olan Gozo’nun doğal güzellikleri de daha fazla. Özellikle kıyılardaki mağaralar dalgıçlar için bir cennet niteliğinde. Gozo’daki küçük balıkçı köyü Xlendi adanın mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerinden. Özellikle öğlen yemeği saatinde Xlendi’de olup kıyıdaki küçük restoranlarda oldukça ucuza balık yemek mümkün. Malta ve Gozo arasında kalan Comino adasında ise bir otelin ve manastırın dışında yerleşim yok. Comino Adasına, Gozo’nun Mgarr limanından kalkan teknelerle ulaşılabiliyor. Çok uzun olmayan ekonomik bir tatil kaçamağı için ideal olan Malta ziyaretçilerini her yönden fazlasıyla tatmin edebilen bir ülke.
REHBER: İklim: Yazın aşırı sıcaklık yaşamayan Malta adası, yaz aylarında denizin tadını çıkarmak için ideal. Hava sıcaklığı ağustos ayında en düşük 22, en yüksek 31 derece civarında oluyor, deniz suyu sıcaklığı ise ortalama 25 derece civarında. Çok fazla yağmur almayan adada ilkbahar ve sonbahar aylarında Afrika’dan gelen sirocco rüzgarları nedeniyle sıcaklık yükseliyor. Vize: Üç aydan kısa kalmalar için Malta Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Fahri Konsolosluk Tel: 0212 249 81 62. Saat Farkı: Türkiye’den 1 saat geri. Nasıl Gidilir: Malta’ya en ekonomik Malta Havayolları ile uçabilirsiniz.Hafta da iki gün uçuşu var.Tel(0212) 237 24 20 - 237 24 21
NEREDE KALINIR: Malta’da en uygun otel bulma yöntemi bir turizm firmasına başvurmak orada sizin şartlarınıza en uygun oteli kolaylıkla bulabilirsiniz. Edrıchton Holıdays Ltd. Bu firmalardan biri.St.George’s Park St.Julian’s adresindeki firmanın telefonları: (356) 31 99 11 – 31 99 10 The Viking Hotel. St.Julian’s’ta Spinola caddesi üzerindeki otelin üst katları deniz manzaralı. Fiyatı yaklaşık iki kişi 20 $ civarı.Tel (356) 31 67 02 The Europa Hotel .Tower Road 138 Sliema. Deniz manzaralı üç yıldızlı hotel oldukça sevimli. Fiyatı iki kişi 25 $ civarı.Tel (356) 33 40 70 Atlantis Hotel.Qolla St. Marsalforn Gozo.İki kişi 35 $ civarı. Tel (356) 55 46 85 Le Merıdıen Phoenıca Hotel.Florıana Vlt.16 .Luks sınıf hotel oldukça konforlu.İki kişi 120$ civarı.Tel (356) 22 52 41 www.lemeridienphoenicia.com NEREDE YENİR: In Vıno Veritas Restaurant. Sliema Dingli St. No:59.Vejeteryan yemekleriyle ünlü oldukça hoş bir yer.Özellikle ev yapımı kekleri ve vejeteryan lazanyasıyla ünlü. King’s Head Restaurant. Sliema Trig Annunzjata’daki restoranın özellikle deniz mahsüllü makarnası nefis. Arthur’s Place. Ball St. Paceville. Geleneksel Malta yemeklerini ve adanın nefis şaraplarını burada bulabilirsiniz. Pizzeria Restaurant. St.George’s Road St.Julian’s. Pizzaları harika, incecik hamuruyla tipik İtalyan pizzalarının tadı nefis.Tel (356) 33 98 65 – 37 03 99 AKLINIZDA BULUNSUN: · Her Pazar 7:00 ile 13:00 saatleri arasında Valetta’nın ana giriş kapısının önünde kurulan bit pazarını ziyaret edin. · Marsaxlokk’ta sahil boyunca sıralanmış balık lokantalarında oturup Akdeniz’in masmavi sularına karşı balık ve şarap yiyin. · Mdina’nın dar ve sessiz sokaklarında tek başınıza yürüyün. · Mdina’nın cam fabrikasını mutlaka ziyaret edin, Malta’dan alabileceğiniz en anlamlı hediyelikler burada . · Temel Reis filmi için inşa edilen ve film çekildikten sonra olduğu gibi bırakılan köyü ziyaret edin.”Popeye Wage”. · Malta’da bulunan tarih öncesi iki yerleşimdeki kaya bloklarından tapınaklar son derece ilginç.Ta’Hagrat ve Hagar Qim yaklaşık M.Ö. 4000’lere tarihleniyor.O tarihlerde karadan bu kadar uzak bir adaya insanların nasıl ulaştığı hala bilinmiyor.Bu nedenle bu iki gizemli mekan Malta’nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden.
|