|
TANRILARIN DAĞINDAN, SONSUZ ATEŞE : OLYMPOS
Yazı: Ömer Kokal Fotoğraf:
Ömer Kokal
Olimpos Dağı, mitolojide tanrıların evi olarak tasvir edilir. Ancak antikçağda Olimpos adını taşıyan yerlerin sayısı yirmiyi bulur.
Fethiye’nin doğusu ile Antalya’nın batısı arasında kalan dağlık bölge M.Ö.2.yüzyıl civarında Anadolu’nun en önemli uygarlıklarından olan Likya Birliği’ne ev sahipliği yaptı. Işık ülkesi olarakta anılan Likya Birliği’nin Akdeniz kıyısında ki güçlü kentlerinden Olimpos ise geçmişte mitolojinin tanrılarına , günümüzde ise doğa tutkunlarına ev sahipliği yapıyor. Kutsal Tahtalı Dağı’nın Akdeniz’e kadar uzanan eteklerinde kurulu Olimpos antik kentinden geriye pek az şey kalmış olsa da, coğrafik konumuyla insanı hala büyülemeye devam ediyor. Musa Dağı ile Omurga Dağı arasından akan Akdere’nin iki kıyısında kurulmuş olan kentin kalıntıları bölgenin bereketli doğası tarafından adeta saklanmış. Olimpos antik kentinin iki girişi var.Çıralı yani deniz tarafından kente girilebildiği gibi Adrasan tarafından da kente girmek mümkün.Ancak kentin bugünki durumunu anlatmadan önce geçmişine bir göz atmak gerekir. M.Ö. 3.yüzyıl civarında kurulduğu düşünülen kent, M.Ö.2.yüzyılda Likya Birliği’ne dahil olur.Kısa sürede birliğin en önemli altı kentinden biri durumuna gelen Olimpos’un tarihi bu bölgeyi kendine üs tutan Zeniketes adlı bir korsan tarafından karartılır.Tarsus’tan Olimpos’a kadar olan tüm kentleri ve bölgeden geçen Roma gemilerini yağmalayan Zeniketes Olimpos’u Krallığı’nın baş kenti ilan edince kent Likya Birliği’nden çıkartılır.Roma ordularının Zeniketes’i bölgeden atmasının ardından korsanlarla işbirliği yaptığı için Olimpos ağır cezalara maruz kalır.Bizans dönemin de bir ölçüde de olsa da Cicero’nun “ eski mamur kent “ olarak tanımladığı geçmişte ki zengin günlerine dönen Olimpos 15.yüzyılda tamamen terkedilir. Kentin o günlerinden kalan Likya tipi lahitler,tonozlu mezar odaları,hamam ve tiyatro kalıntıları makilerin ve defne ağaçlarının kapladığı alana yayılmış durumda ziyaretçilerini beklemekte. Bu kalıntılar içinde en ilginç olanı ise Olimposlu denizci Kaptan Eudemos’a ait lahit.Çıralı girişinin bilet gişesi karşısında bulunan mezar odası içinde ki lahtin üzerinde bir gemi kabartması ve bir şiir yer alır. “ Son limana girdi demirledi gemi, çıkmamak üzere” diye başlayan şiirin devamını Olimpos’a yolunuz düştüğünde mutlaka okumalısınız. Eudemos’un lahti dışında çevreye yayılmış birkaç lahit daha var. Ancak ayakta kalmayı başarabilmiş en sağlam yapı ise M.S.2. yüzyıla tarihlenen bir tapınağın girişi.İon tarzında ki giriş, tapınağın ihtişamı konusunda ipucu vermek için ayakta kalmış gibi. Işık Ülkesi Likya güneş tanrısı Apollon’un doğum yeri olarak kabul edilirdi, bu nedenle Likya’nın baş tanrısı Apollon’du. Ancak Olimpos’lular için Apollon’dan daha önemli olan bir başka tanrı vardı. Mitolojik tanrıların en usta sanatçısı, her türlü madeni işleyerek muhteşem eserler yaratan demirci tanrı Hephaistos. Bunun nedeni ise Çıralı sahilinden üç kilometre içerde ki Yanardağ’da bulunan ve Anadolu’daki en gizemli yerlerden sayılan Yanartaş’ta yüzyıllardan beri sönmeyen ateş. Efsanesi de en az Yanartaş kadar ilginç olan bu bölgede tanrı Hephaistos adına yapılmış bir tapınak bulunduğu antik dünyanın coğrafyacılarından Pseudo’nun “Periples” adlı eserinde anlatılır. M.Ö. 350 yılında kaleme alınan eserde Adrasan Limanı ile Phaselis kenti arasında ki “bir dağda Hephaistos Tapınağı ve yerden çıkıp kendiliğinden yanan ve hiç sönmeyen ateş bulunur” denmektedir. Efsane de ise hala yanmakta olan ateşden, ağzından alevler çıkaran Chimera Canavarı’ndan geriye kalanlar olarak söz edilir. Efsane şöyledir. “Alevden diliyle her yeri kasıp kavuran çevrede yaşayanları hayatından bezdiren Chimera’yı öldürme görevi Bellerophontes’e verilir. Kanatlı atı Pegasus ile Chimera’ya saldıran Bellerophontes uzun uğraşlar sonunda mızrağını canavara öyle bir saplarki canavar yerin yedi kat dibine gömülür.Sadece alevden dili zararsız bir şekilde yeryüzünde kalıp o gün bu gündür Yanardağ’da yanmaya devam eder”. Olimpos’un efsanelerinden ve mitolojisinden günümüze döndüğümüzde ise bambaşka bir manzara ile karşılaşırız.Hem SİT alanı oluşu, hem de milli park sınırları içerisinde olması bölgeyi önemli ölçüde yapılaşmaya karşı koruyabilmiş.Üç kilometreyi geçen Çıralı, Olimpos sahili boyunca gözü rahatsız edecek yapılaşma yok. Var olan otel, pansiyon,restoran gibi mekanlarda zakkumların ve narenciye ağaçlarının arasında pek farkedilmiyor.
Olimpos’un Akdeniz’in turkuaz renkli deniziyle kucaklaşan kumsalı, geçtiğimiz yıllarda İngiltere’de yapılan bir ankete göre dünyanın en iyi sahili seçilmiş. Bu sahil aynı zamanda Caretta deniz kaplumbağalarının temmuz ayında yumurtalarını bıraktığı ülkemizdeki birkaç kumsaldan biri. Olimpos ve Çıralı yakın çevre seçenekleri bakımından da son derece zengin. Çıralı ile yanyana olmalarına rağmen Adrasan sahili, Musa Dağı’nın araya girmesiyle başka bir kumsal olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle Adrasan’a araçla ulaşabilmek için yaklaşık 20 kilometre yol almak gerekiyor. Adrasan’ın en ilginç yeri şüphesiz deresi üzerine sıralanmış restoranları. Suyun üzerine yapılmış tahta platformlar üzerine konulmuş masalarda yemek yemek oldukça keyifli. Ancak Adrasan deresinin durgun akan suyunun yanında Ulupınar’ın coşkulu ve yüksek debili suyu insanı fazlasıyla serinletiyor. Burada ki restoranları neredeyse ışık almayacak şekilde gölgeleyen çınar ağaçları de bu serinliği iyice arttırıyor. Özellikle sıcak yaz aylarında Ulupınar tam bir kaçış mekanına dönüşüyor. Tabii tüm bu serinliğin yanında lezzetli yemekleri de Ulupınar’ın artısı.
Olimpos’un nefis sahili, doyumsuz doğası ve farklı çevre seçeneklerinin yanında bana göre en önemli özelliği muhteşem yürüyüş rotalarına sahip olması. 509 kilometre’yi bulan ülkemizin en uzun yürüyüş rotası Likya Yolu’nun önemli bir kısmı Olimpos çevresinde bulunuyor.
Bu rotalar geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalarla kırmızı, beyaz noktalarla işaretlenmiş ve başlangıçları tabelalarla gösterilmiş, bu nedenle yolları bulmakta fazla zorlanmıyorsunuz.. Çıralı kumsalının kuzeyinde yer alan Karaburun’dan başlayan Tekirova yürüyüşü yaklaşık 7 saat sürüyor. Kızılçam ormanlarıyla kaplı yol, eldeğmemiş coğrafyasıyla insanı şaşırtıyor. Bir diğer rota ise Ulupınar , Yanartaş yürüyüşü. Oldukça eğlenceli olan bu yolun sonunda karşılaşılan manzara tam anlamıyla olağanüstü. Yaklaşık 2 saat süren bu rota Olimpos’u ziyarete gelen herkes tarafından yapılabilir. Adrasan’dan başlayan ve yaklaşık 8 saat süren bir yürüyüşte sizi son derece ilginç bir yapıya ulaştırıyor. Bu yapı 1944 yılından beri aynı sülalenin fertleri tarafından çalıştırılan Gelidonya Feneri. Bu rotaların dışında daha zorlu bir yürüyüş yapıp bölgenin çatısına çıkmak isteyenlere yaklaşık 10 saat süren ve Beycik köyünden başlayan Tahtalı Dağı zirve yürüyüşü önerilir. Ancak tüm bu yürüyüşleri yalnız yapmamaya ve gerekli donanımla yola çıkmaya özen göstermelisiniz. Sakin kumsallarından, antik kentlerine, doğanın içinden geçen yollarından, efsanelerle örülmüş geçmişine, derin sessizliğinden, coşkulu sularına, tanrıların dağından, sonsuz ateşine Olimpos sizleri bekliyor.
1- (Sönmeyen Ateş) Chımaera-Yanartaş Antik çağlardan beri sönmeden yanan ateşin bulunduğu nokta manzarasıyla da son derece etkileyici. Ateşin çevresinde bulunan kalıntılar bölgenin geçmişte kutsal sayıldığının işareti. 2- (Su Dünyası) Ulupınar Köyü. Bölgenin su kaynağı olan köy sıcak yaz günlerinin kaçış yeri.Ulu çınar ağaçlarıyla kaplı Ulupınar Çayı kenarında ki restoranların favori yemeği ise alabalık. 3- (Robinson Gibi) Ağaç Evler. Bölgenin suyu ve yeşili bol doğasına en uygun konaklama olanağını ağaç evlerden oluşan pansiyonlar sunuyor. Bayrams:0242 892 12 43/ Türkmen Tree Houses:0242 892 12 49 4- (Likya’nın Işığı) Olimpos Antik Kenti. Bugün her ne kadar geriye pek az şey kalmış olsa da Likya’nın zengin ve önemli liman kentiydi Olimpos.Tarihi, zenginlik ve yağma ile geçen kentten geriye kalanlar ise doğanın istilası altında. 5- (Şair Kaptan) Eudomos Lahti. Likya’da kaptanlık yapan Eudomos adlı kişiye ait lahitin üzerinde kaptanla ilgili bilgilerin yanında ki şiir son derece ilgi çekici. 6- (Yeşil Deniz) Beydağları Milli Parkı. 1988 yılında, merkezinde Olimpos’un bulunduğu 34 bin 425 hektarlık alan milli park ilan edilmiş.Böylece bölge beton istilasından kurtarılabilmiş. 7- (Su da Keyif) Adrasan Deresi. Derenin üzerine kurulmuş teraslarda su sesi eşliğinde keyifle yemek yenebilecek mekanlar yaratılmış. Paradıse.0242 883 12 67 / Aybars.0242 883 11 33 8- (Arka Bahçe) Çavuşköy. Olimpos’un hemen yanıbaşında ki Çavuşköy bölgenin mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerinden.Sessizlik içinde sakin bir kumsal. 9- (Yürüyerek) Likya Yolu. Fethiye ,Antalya arasında yaklaşık 509 km. uzunluğunda ki Türkiye’nin en önemli yürüyüş hattının en keyifli parkurları Olimpos çevresinde yer alıyor. 10- (Tüccar Kent) Phaselis. İÖ.690 yılında Rodoslu kolonistler tarafından kurulan kentin halkı ticaretle uğraşırdı.Antik dönemlerde Phaselis halkı paraya düşkünlüğü ile ünlüydü. 11- (Tanrıların Mekanı) Tahtalı Dağı. Her ne kadar mitoloji de adı geçen Olimpos Dağı’nın Tahtalı Dağı olup olmadığı kesinlik kazanmamış olsa da deniz kenarından dik olarak 2366 mt.yüksekliğe ulaşabilen dünyada ki 4 dağdan biridir. 12- (Issızlığın Ortası) Gelidonya Feneri. Kumluca’nın Karaöz köyünden geçen yol fenere yarım saatlik yürüyüş mesafesine kadar gider.1944 yılından beri aynı ailenin çalıştırdığı fenerin manzarası harika. 13-(Yeşille İçiçe)
Myland Nature. Çıralı Köyü.0242 825 70 44. www.myland.s5.com 14-(Yıldızların Altı) Green Point. Fıstık Çamlarının altında çadır kurmak, ya da karavanıyla denize en yakın nokta da olmak isteyenler için. Çıralı Köyü.0242 825 71 82. www.greenpointcamping.com 15-(Keyifle Lezzet) Orange Restoran. Hemen Olimpos kumsalında ki mekan da zeytinyağlıların yanında deniz ürünlerinin her çeşidini de bulmak mümkün. Çıralı Köyü.0242 825 73 27. www.orangemotel.net 16- (Denizin Tadı) Azur Restoran Tüm Olimpos ve Çıralı sahilini boydan boya gören mekanın menüsü ağırlıklı olarak deniz ürünlerinden oluşuyor. Çıralı Köyü.0242 825 71 30. 17-(Serin Lezzet) Park Restoran. Gürül gürül akan Ulupınar Çayı’nın kenarına kurulu mekanda alabalık dışında et ve tavuk çeşitleride bulmak mümkün. Ulupınar Köyü.0242 825 00 44. www.parkrest.com 18- ( Su ve Çınar) Botanik Restoran. Ulupınar Çayı’nın üzerine kurulmuş masalarda yemeğin yanında suyun sesiyle dinleniyorsunuz. Ulupınar Köyü.0242 825 00 13.
KONAKLAMA ÖNERİLERİ: OLYMPOS LODGE. Yeşillikler arasına gizlenmiş mekan doğal ortamda lüks arayanlar için ideal.Çıralı Köyü.0242 825 71 71. www.olymposlodge.com.tr KADİR’İN AĞAÇ EVLERİ.Uluslararası tüm rehber kitaplara girmiş olan mekan son derece ilginç.Olimpos.0242 8921 12 50. ARKADIA OTEL.Son derece iyi düzenlemiş peyzajın içinde ki bungalowlar oldukça konforlu.Çıralı Köyü. 0242 825 73 40. www.arcadiaholiday.com ORANGE MOTEL. Portakal ağaçları arasında kurulu motelin çevrede ki yapılara göre yüksek oluşu manzara anlamında avantaj.Çıralı Köyü.0242 825 71 28. VARUNA PANSİYON.Banyolu küçük ve basit döşenmiş odalar.Son derece doğal bir ortam. Olimpos .0242.892 11 15. ODİLE HOTEL. Yeşillikler içinde tek katlı olan otelin havuzu bu keyfi sevenlere önerilir. Çıralı Köyü.0242 825 71 63. www.otel-odile.com
ULAŞIM: Antalya’ya 70 kilometre mesafede olan Olimpos’a gitmek için Antalya’dan Kumluca’ya kalkan minibüslere binip Çıralı veya Olimpos sapağında inmek gerekiyor. Sırt çantalılara Olimpos sapağı, otel veya pansiyonda kalmak isteyenlere ise Çıralı sapağında inmeleri önerilir. Sapaktan Çıralı 7 km. Olimpos ise 10 km.Bu sapaklarda bekleyen taksiler anayoldan olan ulaşımı sağlıyor.
KİTAP ÖNERİLERİ Olympos, Çıralı, Adrasan Gezi Rehberi. Günışığı Yayınları.Tel:0212.245 39 39
Antalya Tarihi ve Turistik
Rehberi. Hüseyin Çimrin.
ÖNE ÇIKANLAR:
|