GELENEKSELLE
MODERN ARASINDA, BURSA
Yazı: Ömer Kokal Fotoğraf:
Ömer Kokal
|
Ulu Cami etkileyici mimarisi ile dikkat çekiyor... |
Binlerce yıllık geçmişine Osmanlı geleneğini ekleyen Bursa, endüstriyel
ve tarımsal zenginliğin getirdiği modernleşmenin tam ortasında yaşıyor.
Bursa Kent Müzesi'nde şehir tarihinin anlatıldığı bölümün girişinde
Bursa'nın kuruluş efsanesi şöyle anlatılıyor.
"Ülkenin birinde yaşayan çobanın hayvanları hükümdarın bahçesine girer.
Bu duruma hiddetlenen hükümdar çobanı ülkeden sürgün eder. Sürgün
edildiği yeri gören çoban bu cezaya çok sevinir. Çünkü, sürüldüğü yer
yemyeşil ormanlarla kaplı, suyu, avlağı, otlağı bolmuş. Yer yer kaynayan
sıcak sulardan yükselen buharlar bu güzelim yere düşsel bir görünüm
vermekteymiş. Hemen yakınında yükselen ulu bir dağ ise tanrısal
heybetiyle bu güzellikleri taçlandırıyormuş. Çoban bu sürgün yerinde
bolluk içinde çok rahat bir yaşam sürmüş. Onu başkaları izlemiş, bu
güzel yerde oluşan köy zamanla genişleyip büyük bir kent olmuş.
Kuruluş öyküsü bu şekilde anlatılan Bursa civarında ilk yerleşimler İ.Ö.
5200'lü yıllara kadar gidiyor. Bursa çevresinde ki beş höyükten biri
olan Orhangazi yakınında ki Ilıpınar Höyüğü'nde yapılan kazılar sonucu,
bölgede ki yerleşimlerin günümüzden yaklaşık 8000 yıl önce başladığı
ortaya çıkarılmış.
Avrupa'dan gelen Bithynia'lılar İ.Ö.4. yüzyılda Bursa'yı kuran halk
olarak kabul ediliyor. Bursa'nın adıda İ.Ö.2.yüzyılda Bithynia Kralı
olan I.Prusıas'dan geliyor.
6 Nisan 1326 yılına, yani Osmanlı'ların Bursa'yı alışlarına kadar birçok
uygarlık kentten geçip kültürlerinden izler bırakmış.
Bugün ki Bursa'nın her köşesinde bu kültürlerin izlerine rastlamak
mümkün. Ancak, adım başı karşınıza çıkan Osmanlı İmparatorluğu'na ait
camiler, medreseler, külliyeler, çeşmeler, çarşılar, türbeler kentin
kimliğini oluşturuyor.
Bursa, İmparatorluğun başkenti olunca Osmanlı, kentte adeta mimari ve
kültürel gücünü göstermek için elinden geleni yapmış. Tarihi eser
bakımından son derece zengin olan dokusu son yıllarda ki yapılaşmanın
arasında kaybolmuş gibi görünse de bazı semtler adeta açık hava müzesi
görünümünde.
Özellikle Muradiye, Yeşil gibi semtlerle , Ulu Cami çevresi ve Koza Han
gibi çarşılar Bursa'nın ruhunu yansıtan mekanlar. Bu mekanlarda yapılan
geziler, Bursa'ya özgü lezzetlerle taçlandırıldığında kentte geçirilen
günler tam bir keyfe dönüşüyor.
Bursa, Türkiye'de kent müzesine sahip tek şehir. Bu müze Bursa'yı
gezmeye başlamak için en uygun yer. Kentin merkezi sayılan Heykel
semtinde ki eski mahkeme binası modern bir kent müzesine dönüştürülmüş.
Geçmişten, günümüze kadar olan Bursa tarihini burada öğrenebilir, kentle
ilgili tüm bilgileri yine buradan alabilirsiniz.
|
Bursa geçmişle içe içe yaşar. |
Müzeden alınan bilgilerin
ardından Kent Müzesi ile aynı cadde de bulunan Ulucami gezilebilir. Kare
planıyla Osmanlı cami mimarisinde özgün bir yeri olan yapı, içindeki
havuzu ve cam kubbesiyle de farklılık gösterir. Havuzun tam üzerinde ki
cam kubbeden süzülen gün ışığı ve duvarlarını süsleyen hat sanatının
seçkin örnekleriyle caminin içi de mimarisi kadar etkileyici.
Ulucami'nin çevresinde yoğunlaşan çarşılar ise alışverişi sevenler için
tam bir cennet. İpekçiler, bakırcılar, kuyumcular, yorgancılar gibi
onlarca zanaat grubu için ayrı ayrı oluşturulmuş bu kapalı çarşılar
Çin'den başlayıp Bursa'da son bulan tarihi İpek Yolu'dan kente kalan
ticaret mirasıdır.
Tamamen ipekle üretilmiş ürünlerin satıldığı dükkanlardan oluşan Koza
Han, adını yakın tarihlere kadar ipek böceği kozalarının burada alınıp
satılıyor olmasından almış. Kare planlı iki katlı hanın ortasında ki
havuz çevresi alışverişten yorulanların dinlenebilmesi için çay bahçesi
olarak düzenlenmiş. Burada sapsız fincanlarda içeceğiniz Türk Kahvesi
kıvamı ve lezzetiyle yorgunluğunuzu alacak kalite de.
Bursa'yla ilgili kartpostalların vazgeçilmez mekanı olan Yeşil Türbe ve
çevresi bir sonraki durağınız olabilir. Çelebi Sultan Mehmet'e ait olan
altıgen planlı türbenin mavi çinilerle kaplı sade cephesinin aksine
ceviz ağacından oyularak geometrik desenlerle süslenmiş giriş kapısı ve
rengarenk çinilerle kaplı iç duvarları oldukça ihtişamlı.
Türbe'nin hemen yanında ki 1419 yılına tarihlenen Yeşil Cami özellikle
muhteşem taş işçiliğe sahip taç kapısıyla dikkat çekiyor.
Güne veda etmek ve Bursa'yı tepeden izlemek içinse gidilecek mekan
Tophane semti olmalıdır. Tüm Bursa'ya hakim konumunun yanısıra, burada
1906 yılında inşa edilmiş olan saat kulesi ve restore edilmiş tarihi
Bursa evlerinden oluşan bir sokak görülmeye değer.
|
Kentin simgesi Yeşil Türbe. |
Tarihi yapıların en yoğun
olduğu semt olan Muradiye'ye en az yarım gün ayırmak gerekir. Muradiye
Camii 1421 yılında inşa edilmiş. Külliyenin bir parçası olan yapının
hemen yanında bulunan ve asırlık ağaçların bulunduğu bahçesi aynı
zamanda Osmanlı'nın ileri gelenlerinin türbelerine de ev sahipliği
yapıyor.
|
Tophane'deki saat kulesi. |
Ayrıca, Muradiye semtinde
bulunan üç müze burayı Bursa içinde özel bir bölge haline
getirmiş.Tarihi bir konak olan Hüsnü Züber Evi'nin bir katı eski Türk
evi şeklinde dekore edilmiş. Konakta üzerinde süslemeler olan yüzlerce
tahta kaşığın yanısıra eski müzik ve mutfak aletleri sergileniyor. Müze
Pazartesi hariç hergün 10:00-12:00 ve 14:00-17:00 saatleri arasında
ziyarete açık. 500 yıllık Şair Ahmet Paşa Medresesi içinde ki, Osmanlı
Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi ise hergün 9:00-18:30 saatlerinde
ziyaret edilebiliyor. 17.yy. da inşa edilmiş olan Osmanlı Evi'de
Bursa'nın en eski yapısı olmasından dolayı müze olarak kullanılıyordu.
Ancak yıllardır süren restorasyon bir türlü bitirilemediğinden içini
henüz göremedim.
Gelelim Bursa'nın en keyifli yanlarından biri olan kaplıcalarına.
Çekirge semtinin her köşesinde bu keyfi yaşayabileceğiniz mekanlar
mevcut. Ancak, tarihi bir atmosferi tercih edenler için 1394 yılında
inşa edilmiş olan Eski Kaplıca veya Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde
övgüyle bahsettiği Kükürtlü Kaplıca önerilir.
|
Her sokak geçmişe
yolculuktur. |
Yakın
çevresi de Bursa'nın merkezi kadar zengin seçeneklere sahip. Neredeyse
kentle birleşmiş olan Cumalıkızık köyü tarihi evleri ve sokaklarıyla son
yılların parlayan yıldızı. Bursa'dan Ankara yönüne giden yol üzerinde ki
sarı tabela sizi köye götürür. Renkli ahşap evlerin sıralandığı taş
döşeli sokaklar adeta tarihi bir film seti görünümünde.
Bursa'dan İzmir'e doğru giden yolun üzerinde ki bir başka tabela ise
Gölyazı Köyü'nü işaret eder. Apolyont Gölü'nde karaya köprüyle bağlanmış
olan küçük bir ada üzerinde ki bu köy görsel olarak çok etkileyici.
Ayrıca, balık sevenler burada ucuz göl balığı yeme şansına da sahipler.
Ağlayan Çınar Restoran sessizce sizleri bekliyor.
Bursa'nın denizle bağlantısını sağlayan Mudanya ve hemen yakınında ki
Zeytinbağ Köyü tarihi evleriyle dikkat çekiyor.
Çinileri ve tarihsel yapılarıyla ünlenen İznik, Bursa'nın yakın çevre
seçeneklerinden bir diğeri. Başlı başına bir yazının konusu olabilecek
İznik mutlaka ziyaret edilmeli.
Oylat kaplıcaları ise Bursa kaplıcalarının doğa ile içiçe olan şekli
gibidir. Doğanın içinde termal keyfi yaşamak isteyenler Oylat seçeneğini
göz ardı etmemeli.
Bursa sadece sözü geçen mekanlarla sınırlı değil, gerek yakın
çevresinde, gerekse şehrin merkezinde bu yazının satırlarının yetmediği
onlarca mekan sizleri bekliyor.
Bu makale Voyager dergisinde Kasım 2004 de yayınlanmıştır.