Yazı
ve Fotoğraflar:
Ömer Kokal
Mitolojinin
efsaneleriyle örülü geçmişine, Yörük kültürünün hikâyelerini katan
Kazdağı, bahar aylarında doğasının tüm cömertliğini ziyaretçilerine
sunuyor.
İda yada Kazdağı , binlerce yıldır kim ne ad vermiş olursa olsun onun
mütevazi heybeti bölge insanını geçmişte de etkiledi, bugünde
etkiliyor, gelecekte de etkileyecek. İnsanlar üzerindeki etkisi
efsanelerle dile getirilmiş çağlar boyunca. Adını aldığı efsane şöyle
anlatılıyor.
“Tanrılar tanrısı Zeus’un
kaçamaklarından biri olan güzeller güzeli İda, Hera’nın öfkesinden
kurtulmak için buzağı kılığına girer. Bu durumu öğrenen Zeus’un eşi Hera,
buzağı kılığındaki İda’nın başına bir atsineği musallat eder.
Atsineğinden kurtulmak isteyen İda’nın kaçışı tanrıların dağı
Olimpos’tan başlayıp Kazdağları’nda son bulur. O gün bugündür bölge İda
Dağı olarak anılır.”
Türklerin bölgeye gelişiyle Yörük
kültüründe önemli yeri olan Kaz nedeniyle Kazdağları adını alır.
Küçükkuyu’dan, Edremit’e yaklaşık 80 kilometre masif bir kütle halinde
uzanan Kazdağları’nın en yüksek noktası 1796 rakımlı Babadağ zirvesi.
Doğu’dan, batıya doğru uzanan
Kazdağları’nın kuzey yamaçlarından gelen rüzgarlar
yoğun bitki örtüsünden aldığı oksijeni
güneydeki denizin iyotuyla buluşturur. Bu durum bölgenin Alplerden sonra
dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip olmasının nedeni.
Kazdağları’na yapılacak bir
yolculukta deniz kıyısıyla, dağın yamaçları arasında sıralanan gezilecek
yerlere ulaşmak son derece kolay. Söz konusu mekanlara giden yollar
oldukça iyi durumda.
Kazdağları’nı gezmeye Yeşilyurt Köyü
ile başlamak uygun olur. Böylece bölgenin geçmişteki mimarisini ve
yaşam biçimini anlayabiliriz. Tamamen taş evlerden oluşan köyde büyük
kentlerden gelenlerle, yöre insanı bir arada yaşıyor. Son yıllarda
İzmir, İstanbul, Ankara gibi kentlerimizden gelenlerin köy evlerini
satın alıp restore etmeleriyle birçok ev yıkılmaktan kurtulmuş. Bu evler
bugün konut, pansiyon veya kafe olarak kullanılıyor. Köy halkının
çoğunluğunun burayı terk etmemiş olması köyün canlılığının devam
etmesini sağlamış.
Yeşilyurt’tan sonra Edremit’e doğru
devam edildiğinde Küçükkuyu’dan geçiliyor. Buradan dağlara doğru beş
kilometrelik bir yolla ulaşılan Adatepe Köyü yolculuğun ikinci durağı
olabilir. Adatepe’de Yeşilyurt gibi taş evlerden oluşuyor. Ancak burada
yaşayanların neredeyse tamamı dışarıdan gelenler. Bu nedenle köyün
evleri iyi durumda ancak sokakları bomboş.
Adatepe’nin girişindeki sarı bir
tabela Zeus Altarı’nı işaret ediyor. Yaklaşık on dakikalık keyifli bir
yürüyüşle ulaşılan altarın manzarası büyüleyici. Bir tarafta Edremit
Körfezi, diğer tarafta Midilli Adası’yla Ege’nin mavisi adeta
ayaklarınızın altına seriliyor. Söylenceye göre Zeus, Truva savaşını
buradan izlemiş. Ancak manzarayı izlemekten savaşı izlemeye pek fırsat
bulduğunu sanmıyorum.
Zeus’tan söz açılmışken,
Kazdağları’nın en ünlü efsanesini anlatmamak olmaz.
“ Tanrıların Dağı Olimpos’ta yapılan
bir düğüne tüm tanrı ve tanrıçalar davet edilmiş, ancak nifak tanrıçası
Eris çağrılmamıştı. Bu duruma sinirlenen Eris düğünün eğlencesini bozmak
için düğün sofrasının ortasına üzerinde “en güzele” yazılı altın bir
elma atar. Güzel olduğunu düşünen tanrıçaların ellerinde dolaşan elma
sonunda üç güzelin arasında kalır. Zeus’un huzuruna çıkan Hera, Afrodit
ve Athena elmayı en güzele vermesini isterler. Zor durumda kalan Zeus
en güzeli seçmesi için İda Dağı’nda çobanlık yapan Paris’e gönderir
onları. Ancak Paris sıradan bir çoban değil Truva Kralının oğludur.
Doğduğunda kahinlerin bu çocuk Truva’nın mahvına sebep olacak demeleri
nedeniyle İda Dağı’na bıraktırılmış ve burada büyümüştür. Paris
kendisine Helena’nı aşkını vadeden Afrodit’i güzel seçer. Ardından
Helena’yı alıp Truva’ya kaçırır. Böylece on yıl sürecek savaşlar başlar
ve kehanet doğru çıkar. Yani Truva mahvolur.”
Adatepe Köyü’nden tekrar
anayola çıkıp Edremit’e doğru yöneldikten yaklaşık 20 kilometre sonra
kaplıcalarıyla ünlü Güre’ye ulaşırsınız. Ancak Güre’ye girmeden önce
dağlara doğru tabelalar Tahtakuşlar Etnografya Galerisi’ni işaret eder.
1994 yılında Unesco ödülünü alan galerinin kurucusu emekli öğretmen
Alibey Kudar. Muhtemelen sizi o karşılayacak ve doyumsuz sohbetiyle
Kazdağları’nın öykülerini anlatacaktır. Galeride Yörük kültürünün
gündelik kullanım objelerinin yanında Kazdağları’nın şifalı bitkilerini
de bulmanız mümkün. Bu bitkilerin nasıl kullanılacağını ve nelere iyi
geldiğini yine Alibey Kudar sizlere anlatacaktır. Dünyada sadece
Kazdağları’nda yetişen 21 bitki türünden biri olan Kazdağı Köknarı’nın
kozalaklarını buradan alabilir ve demlediğiniz çaya katarak keyifle
içebilirsiniz.
Galeriden sonra yola devam
ettiğinizde içinden geçeceğiniz Güre özellikle serin havalarda
kaplıcaları ve termal sularıyla mutlaka değerlendirilmesi gereken bir
seçenek. Güre’den sonraki durağımız patikalarda yürümek ve
Kazdağları’nın zirvesinden akıp gelen gürül gürül suların yanıbaşında
keyif yapmak isteyenler için Sutüven Şelalesi.
Akçay’ı geçer geçmez Zeytinli
tabelasını takip ettiğinizde kasabanın içindeki tabelalar sizi Sutüven
Şelalesi ve Hasanboğuldu Büveti’ne ulaştırır. Dilerseniz aracınızı
Beyoba Köyü’nde bırakabilir ve buradan başlayan hoş bir patikadan kısa
bir yürüyüşle şelaleye ulaşabilirsiniz.
Homeros’un İlyada Destanında
bölgeyi, “bin pınarlı İda” diye tanımlamasının nedeni, yaklaşık 15
metreden dökülen şelaleyi görünce daha iyi anlaşılıyor. Şelale ve
çevresi doğaseverler için tam bir cennet görünümünde.
Şelaleden dere boyunca yapılacak
kısa bir yürüyüş sizi etkileyici öyküsüyle ünlü Hasanboğuldu Büvetine
ulaştırır. Akan suların darbeleriyle oluşan havuzlara büvet deniyor.
Burasıda büyükçe bir havuz görünümünde. Ünlü öykücümüz Sabahattin
Ali’nin bir kitabında anlattığı Yörük kızı Emine ile ovalı Hasan’ın
hazin aşk hikayesinin son bulduğu Hasanboğuldu Büveti yaz aylarında
yüzmek için uygun bir mekan.
Kazdağları doğasının bir aynası
olan Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Büveti’nin ardından Edremit’i
görmek gerekir. Edremit’in girişinde yer alan ve yüz yıllık zeytinyağı
geleneği olan Midas firmasının açtığı ve geçmişte zeytinyağı üretiminde
kullandıkları malzemeleri sergiledikleri müze görülmeye değer. Buradan
bölgenin ünlü sızma zeytinyağını alma şansıda bulabiliyorsunuz.
Kazdağları’nın geleneksel
köylerini ve doğasını gezmenin ardından , bu geleneklerin ve coşkulu
doğanın bölgenin daha büyük yerleşimlerini nasıl etkileyip,
şekillendirdiğini anlamak için son durak kesinlikle Edremit
olmalıdır.
ÖNE ÇIKANLAR
Taş gibi: Adatepe köyü
Küçükkuyu’dan beş kilometre mesafede olan köyün taş evleri ve pitoresk
manzarası mutlaka görülmeli; sessiz sokaklarında yürünmeli.
Ege’ye
kuşbakışı: Zeus Altarı
Muhteşem Edremit Körfezi manzarasıyla insanı büyüleyen mekândaki dilek
ağaçları da herhangi bir isteği olanlar için 24 saat hizmet veriyor.
Acil ihtiyacı olanlara duyurulur!
Geçmişteki
gibi: Yeşilyurt köyü
Yeşilyurt köylüsü, kente göçe prim vermemiş ve buradaki yaşamına hâlâ
devam ediyor. Bunun yanı sıra dışarıdan gelenlerin açtığı kafe ve butik
oteller de köyün renklerine renk katmış.
Köydeki vaha:
Hünnap Han
Tarihi taş konağı restore ederek ortaya butik bir otel çıkarmışlar. Son
derece konforlu odalarının yanında bahçesi de çok şık.
Adatepe köyü. Tel: (0286) 752 65 81.
www.hunnaphan.com
Manzaralı
kahvaltı: Turistik tepe
Küçükkuyu-Ayvacık yolundaki mekânda Midilli ve körfez manzarası
eşliğinde nefis bir kahvaltı yapabilir, yöreye özgü çeşitli ürünleri
buradan satın alabilirsiniz.
Bam Teli: Yol
Konağı
Filiz ve Tayfun Talipoğlu’nun şirin pansiyonu aynı zamanda şarapevi
olarak da hizmet veriyor.
Yeşilyurt köyü. Tel: (0286) 752 05 00.
www.yolkonagi.8m.com
Doğanın içinde:
Erguvanlı Ev
Kazdağı’nın yoğun bitki örtüsü içindeki mekân, doğanın keyfini ve
dinginliğini yaşamak isteyenler için ideal.
Yeşilyurt köyü. Tel: (0286) 752 56 76.
www.erguvanliev.com
Dağdaki cennet:
İdaköy Çiftlikevi
Sema ve İskender Azatoğlu çifti, emekli olduktan sonra bu cennet mekânı
yaratmışlar.
Çamlıbel Köyü.
Tel: (0266) 387 34 02.
www.idaköy.com
Yörük kültürü:
Tahtakuşlar Galerisi
1994 BM UNESCO ödüllü mekânın sahibi olan Kudar ailesinin tüm fertleri
galeri için bir şeyler üretiyor.
Tahtakuşlar köyü/Güre.
Tel: (0266) 387 33 40.
www.etnografyagalerisi.com
Zeytinin sütü:
Hüseyin Meral
Zeytinin yağının kendi kendine çıkmasını sağlayan özel yöntemle üretilen
süt ilaç gibi kullanılıyor.
Zeytinevi Kafe. Adatepe köyü.
Tel: (0286) 752 66 10.
Su dünyası:
Sutüven Şelalesi
Yaklaşık 15 metreden dökülen coşkulu şelalenin yanında, efsanesiyle ünlü
Hasanboğuldu büveti mutlaka görülmeli.
Beyoba köyü-Zeytinli.
Tel: (0266) 241 32 96.
Sağlık için:
Adramis Termal
Kazdağları’nda yapılan keyifli bir yürüyüşten sonra yorgunluk atmak
isteyenler için otelin termal suları önerilir. İzmir yolu üzerinde...
Tel: (0266) 376 13 14.
www.adramistermal.com
Altın sıvı:
Midas Sızma
1899 yılından bu yana zeytinyağı üreten firma nefis tadını harika
ambalajlarda sunuyor. Ayrıca 106 yıllık geçmişlerini müzelerinde görmek
mümkün.
Tel: (0266) 392 13 46.
www.midaszeytinyagi.com
Doğada yürüyüş:
Kazdağı parkurları
Geçmişte Adatepe ve Yeşilyurt sakinlerinin, kıyıdaki yerleşimlere inmek
için kullandığı taş döşeli yollar şimdi doğa yürüyüşçülerine hizmet
ediyor.
Sessizliğin
içi: Zeus Han
Köyün meydanındaki heybetli çınar ağacının gölgesindeki eski, iki katlı
taş yapı, dört odalı şirin bir pansiyona dönüştürülmüş.
Adatepe Köy Meydanı.
Tel: (0286) 752 54 04.
Geleneksel
tatlar: Ömür Restoran
Kazdağı’nda üretilen zeytinyağı ve sebzeler 80 yıllık tecrübeyle Türk
mutfağının nefis tadlarına dönüştürülüyor. Burada mutlaka bir öğün
yemelisiniz!
Menderes Bulvarı No: 20, Edremit.
Tel: (0266) 385 26 26.
Bu makale Voyager dergisinde Nisan 2005 de yayınlanmıştır.