HAVASI SOĞUK,
İNSANI SICAK EDİRNE
Yazı
ve Fotoğraflar:
Ömer Kokal
|
Selimiye Camii |
Osmanlı
İmparatorluğu’na yüzyıla yakın bir süre başkentlik yapan Edirne, o
günlerden geriye kalan güçlü eserleriyle hala görülmeye değer.
Edirne’de
başkentlik günlerinden geriye kalan eserler arasında öne çıkan üç cami,
bu camilerinde öne çıkan birer özellikleri var.
“Eski Cami’nin
yazısı, Üç Şerefeli’nin kapısı, Selimiye’nin yapısı” tanımlaması da bu
özelliklere işaret eder
Edirne’ye yaklaşırken önce kent değil abidevi Selimiye Camii
görülür. Selimiye Camii sınır kentimiz Edirne’nin simgesi, Selimiye’nin
simgesi ise içindeki bir mermere kazınmış ters lale motifidir. Bu motifi
caminin tam neresinde görebileceğinizi anlatmadan önce öyküsünü anlatmak
sanırım daha uygun olur.
Hikaye şöyle
anlatılıyor Edirneli’ler tarafından. “Selimiye Camii’nin bulunduğu yer
geçmişte lale bahçesiymiş. Cami buraya yapılmaya karar verilince
bahçenin sahibi bu duruma karşı çıkıp bahçesini satmak istememiş. Ancak
sonunda caminin bir yerine bahçesinin ve kendisinin anımsanması için bir
lale motifi işlenmesi karşılığında bu işe razı olmuş. Caminin mimarı
Mimar Sinan yapı bittiğinde bahçe sahibinin bu dileğini yerine getirip
söz konusu lale motifini yapmış, ancak inadıyla caminin yapımını
geçiktiren bu kişinin tersliğini anlatmak için lale motifini ters
yapmış.”
Caminin tam
ortasındaki müezzin mahfilinin köşe ayağının içi tarafında bulunan ters
lale motifinin öyküsü böyle. Bir de Selimiye Camii’nin 999 penceresinin
söylencesi var. “Koca Sinan’a sorarlar “neden bin değil de 999 pencere?”
Sinan’ın cevabı oldukça anlamlıdır.”bin diyerek geçivermek kolay, 999
demeliki işin büyüklüğü anlaşılabilsin”
Mimar Sinan’ın
“ustalık eserim”
dediği Selimiye Camii’nin Ayasofya’dan daha
büyük olan 31.28 metre çapındaki kubbesi insanı büyüleyecek güzellikte.
Yavuz Sultan Selim’in emriyle 1569 yılında yapılan Selimiye Camii’nin
etkileyici mimari özellikleri saymakla, insan üzerindeki görsel etkiside
anlatmakla bitmez. Onu anlamanın en iyi yolu mimarisine yakından bakmak,
kubbesinin altında zaman geçirmektir.
Farklı
biçimlerde tasarlanmış dört minaresiyle dikkat çeken Üç Şerefeli
Cami’nin işlemeli ahşap kapıları görülmeye değer. II.Murat döneminde
İzmir’in fethinden sağlanan ganimetle 1438 yılında başlayan caminin
inşası tam on yıl sürmüş. Dört minareden üç şerefeli olan ve herbir
şerefesine farklı merdivenlerle çıkılan minare camiye adını vermiş.
15.yüzyılın ilk
yıllarında inşa edilen Eski Cami’nin dış duvarındaki devasa “Allah”
yazısı Ara Güler’in unutulmaz fotograflarından birine fon olmasının
dışında , büyüklüğü ve estetiğiyle caminin mimarisine çok şey katmış.
Binlerce yıl
önce Asya’dan gelen Traklar’ın bir kolu olan Odrisler bölgeye ilk
yerleşenler. Roma İmparatoru Hadrianus’un İ.S. 123 yılında doğuya
yaptığı sefer sırasında ele geçirdiği kente “Hadrianopolis” adını
vermesi Edirne adının kökenini oluşturmuş. Türklerin kenti almasıyla
Edruno, Edrinabolu, Endriye, Edirinus gibi adları olur kentin. I.Murat
bugünkü adının isim babasıdır. Ancak saltanat yıllarında Dar’al
Saltana, Dar’al Mülk, Dar’al Feth gibi isimleride olur bir süre
Edirne’nin.
Şehrin
çekirdeğini camilerle birlikte çarşılar oluşturur. Anadolu ile
Balkanların bağlantı yolu üzerinde oluşu Edirne’de çok sayıda kapalı
çarşı olmasının nedeni. 1569 yılında Mimar Sinan tarafından yapılan Ali
Paşa Çarşısı’nın dışarıdan anlaşılmayan derinliği insanı şaşırtıyor. 300
metreyi bulan uzunluğu ve yanyana sıralanmış 130 dükkanıyla iç mekanda
yaratılmış derinlik duygusu Sinan’ın mimari becerisini gözler önüne
seriyor.
1417 yılına
tarihlenen Bedesten ve 1574 yılında inşa edilen Selimiye Arastası kentin
diğer kapalı çarşıları.
Bursa’dan sonra,
İstanbul’dan önce Osmanlı’ya başkentlik yapan Edirne’nin o yıllardaki
hastanesi şimdi Sağlık Müzesi olarak hizmet veriyor. 1484 yılında
yapılan Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin darüşşifa bölümündeki müze
Avrupa Konseyi tarafından 48 ülkeden 60 aday müze arasından 2004 yılı
Avrupa Müze Ödülü’ne layık görülmüş.
Edirne
sınırlarında olan ancak kendine özgü yerleşim karakteri olan Karaağaç
kentin görülmesi gereken yerlerinden. Anadolu ve Trakya’dan sonra
Türkiye’nin suyla ayrılan üçüncü kara parçası olan Karaağaç ızgara
planlı düzgün sokakları ve geçmişini anlatan evleriyle dikkat çekiyor.
Geçmişte “küçük Paris” olarak adlandırılan yerleşimin en ilginç yapısı
Rumeli Demiryolu için yapılmış olan ancak bugün Trakya Üniversitesi’nin
rektörlük binası olan tren istasyonu.
Edirne’nin merkeziyle Karaağaç’ı ayıran coşkulu Meriç
Nehri’nin kıyısındaki çay bahçeleri ve restoranlar özellikle
haftasonları yerel halkın en çok rağbet ettikleri dinlence yerlerinin
başında geliyor. Meriç’ten başka kentin hemen yanıbaşındaki Tunca
Nehri’de Edirne’nin bereket kaynakları. Her iki nehir üzerindeki tarihi
köprüler ise doğanın estetiğine insanın kattığı sanatsal estetik
değerler. 13 ayak üzerine oturtulmuş 263 metre uzunluğundaki Meriç
Köprüsü, Tunca üzerindeki 1451 yapımı Saraçhane Köprüsü ve 158 metre
uzunluğuyla Gazi Mihail Köprüsü kentte öne çıkan köprüler.
Edirne’den alınabilecek hediyelik objelere ve yenebilecek yerel
lezzetler de en az görülecek mekanlar kadar çok. Osmanlı’nın derin
temizlik kültürünü yansıtan süpürge ve sabun Edirne’yi ziyaret edenlerin
eşine, dostuna götürdükleri hediyeliklerin başında geliyor. Hala
üretilmeye devam eden süpürge geçmişte simgesel anlamlar taşırdı. Mesela
sapına “kabara” denilen iri başlı çivi çakılmış olması kullananın kız
olduğuna işaret eder, süpürge evin dış kapısına asılırsa o evde
evlenecek bir kız olduğu anlatılmak istenirdi. Turizm kavramının
yaygınlaşmasıyla süpürgeler artık daha küçük boyutlarda, üzerleri ayna
ve renkli püsküllerle süslenmiş olarak yapılmaya başlanmış.
Geçmişi
Osmanlı’ya kadar dayanan meyva şeklinde yapılan mis kokulu sabunlar
kullanımdan çok dekoratif amaçlı. Rengi ve formuyla gerçeğinden ayırt
edilemeyen bu sabunları ve süpürgeleri kapalı çarşılardaki birçok
dükkanda bulmak mümkün.
Edirne’de
eskiden bolca bulunan badem, Osmanlı Sarayı sayesinde badem ezmesi ve
acıbadem kurabiyesi gibi iki lezzete dönüşmüş. Osmanlı ordusunun,
İstanbul’u fethe giderken yolda topladıkları bademleri ezip şekerle
karıştırarak yemesiyle, Edirne’nin ünlü badem ezmesinin ortaya çıktığı
rivayet ediliyor.
Bir de deva-i
misk adı verilen bir tür helvası meşhur Edirne’nin. Çeşitli baharatlar,
toz şeker ve yumurtanın karışımıyla yapılan ancak tam formülü gizli
tutulan deva-i misk bir tür afrodizyak.
Gelelim Edirne
denince ilk akla gelen yemeğe. Yaprak yaprak kesilmiş dana ciğerinin
kızgın yağda kızartılmasıyla yapılan ciğer tava herhalde kentte en çok
tüketilen yiyecek. Ali Paşa Çarşısı’nın orta kapısından çıktığınızda
sokak boyunca sıralanmış ciğerciler öğle ve akşam saatlerinde dopdolu.
Yanında yazın güneşte kurutulup kızartılmış acı kırmızı biberle servis
yapılan ciğer tava bildiğimizin aksine burada hiçte yağlı ve ağır
olmuyor.
Camileri, kapalı çarşıları,
köprüleri, külliyeleri ve müzeleriyle geleneksele yolculuk yapmak
isteyenlere Edirne’de yine geleneksel yiyecekler eşlik ediyor. Özellikle
İstanbul’da yaşayanların günübirlik bile ziyaret edebilecekleri sessiz
ve ağırbaşlı sınır kenti Edirne, havasının soğuk olmasına karşın
sıcakkanlı karakteriyle ziyaretçilerini bekliyor.
ÖNE ÇIKANLAR
-
Mimar
Sinan’ın ustalık eserim dediği muhteşem Selimiye Camii.
-
Tadına doyulmaz badem ezmesi, acıbadem kurabiyesi ve misk-i amber
helvası.
-
Edirne’ye özgü pişirme biçimiyle tava ciğeri.
-
Her
yıl düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kakava Şenlikleri.
-
Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci başkentine yakışan cami, külliye,
çeşme, hamam ve köprüleri.
-
Heybetli Meriç nehrinden geçilen, bereketli toprakları, düzenli
sokakları ve tarihi evleriyle Karaağaç.
-
Gerçek meyvadan ayırt edilemeyen kokulu sabunları ve süs objesi
haline gelen süpürgesi.
KONAKLAMA:
Efe Hotel. İki
yıldızlı otel oldukça temiz ve konforlu. Ayrıca kentin merkezinde olması
avantaj. Maarif Cad. No:13. Tel:0284 213 60 80.
www.efehotel.com
Kervansaray Otel. Tarihi
bir Osmanlı kervansarayı restore edilerek otele dönüştürülmüş. Eski Cami
Altı No:57. Tel: 0284 225 21 95.
ULAŞIM:
İstanbul otogarından yarım
saatte bir kalkan otobüsler otobandan direk Edirne’ye gidiyor. Sabah
07:00’de başlayan seferler akşam 21:00’de sona eriyor.
Volkan Turizm. İstanbul
Tel:0212 658 08 52-53. Edirne Tel: 0284 226 00 60.
TURLAR:
Arnika Turizm. Haftasonları günübirlik Edirne turları düzenleyen
firmanın programında Selimiye Camii, Ali Paşa Çarşısı, Sağlık Müzesi,
Karaağaç gibi yerler var. Tel:0212 245 15 93
www.arnika.com.tr
Bu makale Voyager dergisinde Şubat 2005 de yayınlanmıştır.